Zengin ve yakışıklı bir aristokrat olmanın en güzel yanı sabahları yatak keyfi yapmaktır. Yataktan kalkınca röpteşambırını giyip, taze sıkılmış portakal suyu ile kahvaltını yaparken gazeteleri okumak, sosyal medyaya takılmak gibi basit şeyleri de zevke dönüştürmektir. Sevgili karım Funda Basın İlan Kurumu’nda çalıştığı için bu zevkleri ben sadece hafta sonları yapabiliyorum maalesef. Funda’nın işi yüzünden zengin ve yakışıklı bir aristokrat olarak yaşam sürdürmekte zorlanıyor, fakir halk gibi kargalar kahvaltısını yapmadan yollara düşüyorum. * Benim gazeteci ve cemiyet başkanı olmam, Funda’nın da Basın İlan Kurumu’nda çalışıyor olması uzun zamandır millete dert oldu. En başta da yemek yediği kaba pislemesiyle tanınan Emin Aydın’a. Bu şizofren kişilik Özlem Çerçioğlu takıntısını Funda’ya taşıdı ve Funda’nın Özlem Çerçioğlu’nun ajanı olduğu yalanını yaymaya başladı. Sanki Aydın’daki gazeteler hakkında bişey öğrenmek için Basın İlan Kurumuna ihtiyaç varmış gibi algı yapmaya başladı. * Öncelikle belirtmeliyim ki, Basın İlan Kurumu denilen kurumda devlet sırrı yok sevgili arkadaşlar. Basın İlan Kurumu, resmi ilan ve reklamlara aracılık eden ve bizim çalışmalarımız sonucu kazandığımız paranın yüzde 15’ini kesen bir kurum. Yani oturdukları yerden Aydın’da yayın yapan 70 gazetenin kazancına ortak olan bir kurum. Birkaç ay öncesine kadar bir müdür, bir memur çalışıyordu Aydın Şubesi’nde. Şimdi mahkeme kararıyla dönen bir memur ile birlikte toplam 4 memur bir müdür görev yapıyor. * Bu arada eşim Funda, Ankara Üniversitesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü mezunu ve anasının ak sütü gibi helal yollarla girdiği bu kurumda alnının akıyla 12 yıldır görev yapıyor. * Emin Aydın’ın bir yıldır ‘Ajan’ diye yaftalamaya çalıştığı eşim hakkında soruşturma da açıldı ve bir yılı aşkın bir süredir, değişik baskılara maruz kalıyor. Kurumun eski müdürü Ömer Serdar Çimen döneminde başlayan bu baskılar, kurumda memur eksiği olduğu için Manisa Şube de memur olarak görev yapan Nuri Gülen’in Aydın’a tayin olmasıyla başka bir boyut kazandı. * Memur olarak geldiği Aydın’da Ömer Serdar Çimen’in tayinin çıkmasıyla yazı-tura müdürü olan Nuri Gülen de, kurumun bu güne kadarki müdürlerinden farklı bir tavır sergilemedi. Müdür olur olmaz yine Manisa’da birlikte çalıştığı arkadaşı Mustafa Yolcu’yu da Aydın’a getirtmekle işe başladı. Bu arkadaşa da ayrıcalıklı davrandığı kurumun diğer çalışanlarının dikkatinden kaçmıyor haliyle. Müdür olduktan sonra ben de kendisini ziyaret ettim ve, “Nuri bey sizin de eşiniz çalışan biri. Sizden ricam eşinize işyerinde nasıl davranılmasını istiyorsanız benim eşime de öyle davranın. Ayrıcalık yapmayın, eşit olun” dedim. O gün bu gün de eşime, işiyle ilgili bir şey sormadım. * Aradan az bir zaman  geçmişti ki, Aydın’da görev yapan her Basın İlan Kurumu Müdürü’nün yaptığı gibi Emin Aydın ve gazetesi, diğer 69 gazeteden farklı muamele görmeye devam etti. En basiti, Emin Aydın Basın İlan Kurumu’na geldiği zaman, yazı-tura müdür Nuri Gülen makamından kalkar ve karşısındaki koltuğa oturur oldu. Yani ‘Eşitlik’ mesajı vermeyi ihmal etmedi. Bunu da gözleriyle gören bir gazeteci arkadaşım bana aktardı. Olayı doğruladım. Bakın bir daha anlatayım, kuruma para kazandıran diğer gazete sahipleri ve gazeteciler kuruma geldiğinde çay içmeyi falan yasaklayan, kendisini ziyaret ettiğinde makam koltuğundan kıçını kıpırdatmayan Nuri Gülen, Emin Aydın gelince ne ikram edeceğini şaşırır, makamından kalkar ve Emin Aydın’ın yanına oturur. Şimdi bu kurumun diğer gazete sahiplerine eşit davranması mümkün mü? * Geçtiğimiz hafta Emin Aydın, eşim Funda’yı yine ajan olmakla suçladı ve fotoğrafını gazetesinin birinci sayfasına bastı. Normal şartlarda aristokrat kişiliğimden vazgeçip ağzını burnunu kırmam gerekirken sustum. Kuruma müdür olduğu için kasım kasım kasılıp, Aydınlı gazetecilere ayar vermeye kalkan Nuri Gülen, bir müdür olarak ne yaptı dersiniz? Normalde hakkında böyle iddialar olan personelinizi alır karşınıza sorarsınız dimi? Bakın ‘Savunursunuz’ demiyorum, ‘Nedir bu?’ diye sorarsınız. Bu arkadaşın fıtratında müdürlük olmadığı için arkadan iş çevirmeye kalktı haliyle. Funda’ya sorma zahmetine bile katlanmadı. * Eskilerin güzel bir sözü vardır, “Arsıza yüz verme, tepene çıkar. Edepsize çok susma, sabrını yorar. Cahile çok vefalı olma, bir pula satar. Yol yordam bilmeyenle yola çıkma, istikametin şaşar.” derler. Ben de şahsen bunlara çok yüz vermişim. Funda’nın işine hiç karışmadım. “Onun işi ayrı benim işim ayrı” diye baktım olaya. Ancak hiç kimsenin benim karımı üzmeye hakkı yok. * Bu iş, Emin Aydın hakkında gelen evrakları, Emin Aydın’a önceden haber vermeye, uyarmaya, yol göstermeye benzemez paşam. Herkes bilsin ki, Funda, Özlem Çerçioğlu’nun ajanı değil ama bu yazı-tura müdürü Emin Aydın’ın ajanıdır. Funda’nın ajanlığı iddiası kocaman bir yalan ama Basın İlan Kurumu Aydın Şube Müdürü Yazı-Tura Nuri’nin Emin Aydın’a ajanlık yaptığı ispatlı. * Ahmet Haldun Terzioğlu, Tomris Han kitabında Türk’ü, “Tanrı onları bozkırda güçlü kalsınlar, güçlü olsunlar diye göndermiştir. Yumuşak döşeklerde yatarken uçmağa varmak en büyük korkuları, utançlarıdır. Alkışları, yay gerekebilecek güçteyken, at üzerinde savaşırken uçmağa varmak üzerinedir. Her şeye rağmen yazgıya boyun eğmek de görevleri" diye tanımlar. İşte ben o Kut’lu kanın, o Kut’lu soyun bir evladıyım ve artık bende yumuşak döşeklerde yatarken ölmek yok.     GÜNÜN TESPİTİ “..kötülere acımak, iyilere zulümdür.. zalimleri affetmek mazlumlara zulmettir..”   BEN “..gülüşüm zoruna giden varsa beklesin, daha bunun ‘kahkahası’ var..”   GÜNÜN SÖZÜ “..her fırtına hayatınızı bozmak için gelmez.. bazı fırtınalar yolunuzu temizlemek için gelir..”   KADINLAR ERKEKLER “..bazı kadınların ‘pembe’ de olsa kimliği, çoğu erkekten daha ‘mavidir’ yüreği..”

HABERİ SİTEDEN OKU...