?>

BEŞ YIL ÇABUK GEÇER

Cem Ulucan

9 ay önce

Zengin ve yakışıklı bir aristokrat olarak siz fakirlerin yediği yemekleri beğenmediğimi bilirsiniz.

Mutfak işlerine de biraz meraklı olduğumdan, hafta sonu Viyanalı Prenses Marie Antoinett’inin en sevdiği yemek olan ekmekli kaz ciğeri ve yemekten sonrası için de portakal çiçekli sıcak çikolata yaptım.

Ruhu fakir büyük kızım Öyküm, tadına bile bakmadı ve üç harfli bir marketten aldırdığı peynir ile domatesi yemeyi tercih etti.

*

Kendime özel zamanlar ayırmayı çok sevsem de gündemi takip etmekten de vazgeçemiyorum.

Sustuğum, yorum yapmadığım konular olabiliyor.

Mesela önceki gün gerçekleşen AK Parti Aydın İl Danışma Kurulu Toplantısı hakkında çok yorum yapmayacağım.

Tek bir yorum yeter:

“Görünen o ki, AKP’liler yanlışları dile getirmekten çekinmeyen Ak Partiliyi dışarı çıkarmışlar.”

Problemi konuşmaz, görmezden gelirlerse problem ortadan kalkacak sanıyorlar.

*

Seçim biteli üç aydan biraz fazla oldu.

Yeni seçilen başkanların ilk 100 günlerini değerlendirme vakti de geldi.

Değerlendirmeye önümüzdeki günlerde başlayacağım.

Objektif ve tarafsız olacağımdan şüpheniz olmasın.

Seçilen başkanlar gerçekleri duymak istemezler, ben size söz veriyorum gerçek neyse o şekilde değerlendirme yapacağım.

*

1995 yılında başladığım gazetecilik mesleğine zaman zaman ara versem de yaklaşık 25 yıldır bu camianın içindeyim.

Nice belediye başkanları, kaymakamlar valiler gördüm.

Hepsi tarih oldu, ben hala buradayım.

Şimdi özellikle yeni seçilen belediye başkanlarına bir alıntı ile seslenmek istiyorum.

*

İngiliz asıllı Amerikalı yazar Simon Sinek’in, Leaders Eat Last (Liderler Yemeğini En Son Yer) kitabından bir alıntı.

*

Eski bir bakandan bir konferansta konuşma yapması istenmişti.

Elinde kağıt kahve bardağı ile kürsüye çıktı ve konuşmasına başladı.

Ama kafasının başka yerde olduğu sanki anlaşılıyordu.

Daha bir iki cümle söylemiş iken durdu, kahve bardağından bir yudum aldı ve sonra bir süre bardağı kaldırıp baktı.

Derin bir nefes aldı ve:

“Biliyor musunuz ne düşünüyorum?” diye sordu, "Bu konferansta geçen yıl da, hem de aynı kürsüde konuşmuştum. Tek bir fark vardı; o zaman hala bakanlık görevim sürüyordu. Buraya gelirken bana business class bileti alınmıştı, hava alanında beni bir limuzin ve **** araba bekliyordu. Beni önce bir otele götürmüşlerdi. Otel müdürü beni otelin kapısında karşılamış ve kral dairesine çıkarmıştı.

Ertesi sabah lobide benim odadan inişimi bekleyen bir heyet vardı.

Beni yine aynı limuzinle bu salona getirmişlerdi.

Özel bir kapıdan içeri almışlardı.

Çok şık bir bekleme odasında konferansı beklerken porselen bir kapta kahve ikram etmişlerdi. Sonra da beni salona aldılar ve en ön sırada ayrılan yerime geçmiştim” dedi.

*

Eski bakan derin bir nefes aldı, seyircilere gülerek bir süre baktı ve devam etti:

“Fakat bu yıl karşınızda bir bakan olarak bulunmuyorum.”

Bir an durdu ve sonra, “Dün buraya kendi ödediğim uçak bileti ile uçtum. Beni hava alanında kimse karşılamadı. Otele taksi ile geldim. Kendi odama kendim çıktım.

Bu sabah buraya otelden yine taksi ile geldim. Kapıdan girerken güvenlikten geçtim, hüviyetimi alıp listede olduğuma emin olmadan salona almadılar bile. Sonra da bulabildiğim yerde oturdum. Canım kahve istedi ve görevliye sordum, bana dışarıda kahve makinesi olduğunu söyledi. Ben de çıktım ve şu gördüğünüz kağıt bardağa kahveyi kendim doldurdum.”

*

Seyirciler gülmeye başlamıştı.

“Sanıyorum geçen yıl porselen bardak bana sunulmamıştı.

Makamıma sunulmuştu.

Benim asıl bardağım işte bu” dedi eski bakan ve konuşmanın bu noktasında gülüp alkışlayan seyircilere kahve bardağını kaldırıp gösterdi.

*

Alkışlar bitince de şunları söyledi:

“Size verebileceğim en iyi ders bu işte. Bütün o övgüler, hizmetler, avantajlar rütbeniz, rolünüz, makamınız içindir. Size ait değildir ve bir gün makamınızı görevinizi bitirdiğinizde porselen bardağınızı halefinize verirler.

Çünkü aslında hep layık olduğunuz kağıt bardaktır.”

 

 

GÜNÜN SÖZÜ

“..yalnızca köleler, efendisinin sarayı ve servetiyle gurur duyarlar..”

 

GÜNÜN TESPİTİ

“..çıkarları uğruna dostluk kuranlar, bir gün çıkmaz sokaklarda kimsesiz kalacaklardır..”

 

BEN

“..sizi bilmem ama ben ‘pişmanlık’ duyan, ‘utanabilen’ insanları çok seviyorum.. çünkü pişkinlik ne kadar ucuzsa, utanç o kadar değerlidir..”

 

KADINLAR&ERKEKLER

“..şanslı bir kadınsan oyuncak ayının içinden tek taş yüzük çıkar.. şanssız isen adam sandığın kişinin içinden ayı çıkar..”

YAZARIN DİĞER YAZILARI