MÜTEVAZİLİĞE ALIŞMAK LAZIM

Ben mütevazi biriyimdir.

Herkes ‘mükemmel’ olduğumu bilir ama mütevaziliğimden dolayı bunu pek dillendirmem.

Zaten mükemmelliğim de mütevaziliğimden geliyor.

İki konuya değinmek istiyorum bugün.

Birincisi Efeler’in yeni seçilen Belediye Başkanı Anıl Yetişkin.

Diğer konumuz da Koçarlı Belediyesi’nde geçen dönem dönen dolaplar.

Hemen hemen tüm belediyelerin ciddi borçları olduğunu biliyoruz.

Ancak borçsuz belediyenin hiçbir şey yapmayan belediye olduğunu da biliyoruz.

Önemli olan bu borcun nasıl yapıldığı?

Gerçekten hizmet ederek mi borçlanıldı yoksa birilerine peşkeş çekildiği için mi borç oluştu?

Anıl başkan da borçlu bir belediye devraldı ve şimdi tedbir alarak bunun üstesinden gelmeye çalışıyor.

İlk olarak da makam araçlarını devre dışı bırakarak bu konudaki kararlılığını gösterdi.

Benim bahsetmek istediğim ise belediyenin borçları veya nasıl üstesinden gelineceği değil.

Efeler kurulduğu günden buyan yani 10 yılda iki tane belediye başkanı gördü ve ikisi de gündeme yolsuzluk iddiaları ile geldi.

Her iki başkan veya yakınları da akçeli işlere karıştıkları nedeniyle Özlem Başkan tarafından veto edildi.

Bunların içinde Fatih Atay ise hem yakınlarını zengin eden, hem de mütevazilikten uzak, kavgacı, sürekli asabi, aynada kendisiyle bile kavga eden bir profil sergiledi.

Şimdi Efeler mütevazi bir başkanla tanışınca meslektaşlarım arasında da buna alışamayanlar olduğunu gördük.

Belediye normal rutin işlerini yapar arkadaşlar.

İnanın bana, belediyenin çok hizmet üretmesinden daha önemlisi mütevazi yaşantısını değiştirmeyen belediye başkanlarını özledik.

Sadece biz değil, halk özledi.

Alışın buna.

Düğünde, cenazede, sürekli halkın içinde, kavga etmeyen, polemiklerle uğraşmayan, sadece kendisine emanet edilen görevi layıkıyla yapmaya çalışan bir profildir Anıl Yetişkin.

Bu karakteri koruduğu sürece de kalıcı olacaktır.

***

BİZ İŞİMİZİ İYİ YAPMAMIŞIZ

Diğer konu ise Koçarlı Belediyesi’nde önceki dönem yaşananlar.

Koçarlı Belediye Başkanı seçilen Özgür Arıcı’nın meclis toplantısı öncesi yaptığı basın toplantısına katıldım.

Gündemin yoğunluğundan yazamamıştım.

Koçarlı Belediyesi’nde dile getirilen iddialar yenir yutulur değil.

Özgür Arıcı mazbatasını alıp, koltuğa oturduğunda hem maddi, hem manevi anlamda travmatik bir belediye aldığını gördü.

200 milyon borçla devir aldığı belediyenin bu parayı nerede kullandığını araştırdığında gördüğü manzarayı aynen şöyle tarif etti:

“Ülke ekonomisinin kötüye gittiği, alım gücünün azaldığı, geçim sıkıntısının gündemden düşmediği bir süreçte gördük ki Koçarlı Belediyesi’nde herkes için durum böyle değilmiş”

Devletin sağladığı imkan ile hizmeti getiren Nedim Kaplan’nın bıraktığı belediye maaşları ödeyemez hale gelmişken, Nedim Kaplan’ın en yakın adamı şirket müdürü Mehmet Keskin net 60 bin lira maaş alıyormuş.

Üstelik Mehmet Keskin, seçimden hemen önce toplamda 300 bin lira parayı seçimden önce alıp, kayıplara karışmış.

“Beni işten çıkartın” diye de belediyeye ihtar çekmiş. Yani, alın teri ile çalışan ama maaşlarını alamayan işçiler beklerken, Mehmet Keskin tazminatını alma derdine düşmüş.

Özgür Arıcı da “Beni işten çıkarın” diye ihtar çeken Mehmet Keskin’i işçinin, işvereninin güvenini kötüye kullanma, hırsızlık yapmak ve doğruluğa uymayan davranışlarda bulunmak sebebi ile işten çıkarıverdi.

Sadece bu kadarla kalsa iyi.

Koçarlı’da kurulan ekmek fabrikasına 2020 yılından bu yana Abdullah Başlıkaya’dan toplamda 18 bin çuval un alınmış.

Maliyeti 10 milyon 580 bin lira.

Kesilen faturalarda sevk irsaliyesi dahi yok.

Alınan un karşılığında satılan ekmeklerden 28 milyon kazanılması gerekirken 4 milyonluk bir kasa kaydı mevcut.

İşçinin parasını ödeyemeyen belediye Mehmet Keskin’in ve Abdullah Başlıkaya’nın parasını ödemiş.

Mesela seçimden önce 700 bin liralık daha çek kesilmiş.

Bu paraya karşılık 750 çuval un olması gerekirken ortada un da yokmuş.

Bakın başka bir iddia daha var.

Büyükşehir Belediyesi yılda 2 bin adet çalı süpürgesi alırken, Koçarlı Belediyesi 2022 yılında 22 bin, 2023 yılında 12 bin ve 2024 yılında 15 bin adet çalı süpürgesi almış.

Bu alındığı iddia edilen çalı süpürgelerinin Ambar Çıkış Kayıtları da ortada yokmuş.

Ak Parti İl Başkanı Gökhan Ökten’in de iki asgari ücret maaş aldığı ortaya çıkan Koçarlı’da başka bir soygun iddiası da belediye tarafından işletilen parklarda meydana gelmiş.

Parklarda geçen dönem ortalama aylık 250 bin lira ciro yapılırken, Özgür Arıcı koltuğa oturduğundan bu yana yani bir ayda ciro 750 bin liraya çıkmış.

Sihirli bir değnek olmadığına göre bu ciro nasıl üç kat artmış?

Yani geçmiş dönem her ay 500 bin lira kimin ya da kimlerin cebine gitmiş sorgulanmalı.

Özgür Arıcı, Koçarlı halkının bir kuruşunu bile kimseye yedirmemeye kararlı.

Gönülleri almaya, borçları kapatıp Koçarlı esnafı ile barışmaya, ortak akıl ile ilçenin üzerindeki karabulutları kaldırmaya da inançlı.

Bu konuda kendimizi de eleştirmemiz gerekiyor.

Gazeteciler olarak, Koçarlı’yı gözden kaçırmış, dönen dolapları, yapılan usulsüzlükleri görmemişiz.

Yani biz de kamunun bize verdiği görevi layıkıyla yapamamışız.

GÜNÜN SÖZÜ

“..öyle bir devir gelecek ki, mal cimrilerin, kılıç korkakların, kalem cahillerin elinde olacak..”

GÜNÜN TESPİTİ

“..karnı aç olan ‘doyana’ kadar, gözü aç olan ‘ölene’ kadar yer..”

BEN

“..ben ‘ciddi’ olursam kalp kırarım.. o yüzden gülüp geçiyorum..”

KADINLAR&ERKEKLER

“..erkek dediğin ‘sert’ olmalı.. masaya yumruğu vurup, ‘bu akşam bulaşıkları ben yıkayacağım lan’ diyebilmeli..”