Sekiz çocuklu bir ailenin, sevilmeyen ve dışlanmış üvey evladı gibi uyandığım bir günün sabahından hepinize günaydın.
Mutsuzluğumun sebebini düşünmek için röptaşambırımı giyip, Öyküm’ün akşamdan hazırladığı karpuz suyundan bir bardak doldurup balkona çıktım.
Karpuz suyunu yudumladıkça zihnim açıldı ve sebebini buldum ama heveslenmeyin sizinle paylaşmıycam.
*
Yüzüm tekrar gülmeye başladığı sırada İzmir’den gazeteci abim İBA Stratejik İletişim Danışmanlığı’nın sahibi Serkan Aksüyek aradı.
Aydın’a geleceğini, müsait olup olmadığımı sordu.
Eski dost göreceğim için bir kez daha mutlu oldum.
*
Serkan, Kocaer Enerji Genel Koordinatörü Metin Yazman, Saha Mühendisi Erdem Subay ve Teknik Danışman Cihan Değirmenci ile birlikte geldi.
Tanıştık ve yaklaşık üç saat uzun uzun sohbet ettik.
*
Toprağının üstü bereketli olduğu kadar altı da bereketli olan güzel Aydın’da yeni yapılacak olan Jeotermal Enerji Tesisi hakkında fikir alış verişinde bulunduk.
*
Günümüzde bir saat elektrik kesintisine tahammül edemediğimizi düşünürsek aslında enerji üretiminin ne kadar önemli olduğunu bilirim.
Ancak enerji üretilirken çevremizin de kirletilmemesi, dünyamızın çöplüğe dönüşmemesi gerektiğini ve gelecekte tarımın en önemli sektör olacağını da bilirim.
Bu nedenle de jeotermal enerji şirketlerine karşı her zaman mesafeli oldum.
O buluşmada, bunun iki sebebi olduğunu anladım.
Birincisi jeotermal enerji hakkında çok fazla bilgi sahibi olmamam, ikincisi de jeotermal şirketlerin bizim topraklarımızda bu işi yapıp, yerel halk ve yerel basın ile doğru iletişim kuramaması olduğudur.
*
Ben Kocaer Çelik Fabrikasını hayatımın büyük bölümünde yaşadığım İzmir’in Aliağa İlçesi’nden bilirim.
Çocukluk arkadaşlarımın bir kısmı da halen o fabrikada çalışıyor.
O fabrikada da Çatı Üstü Güneş Enerji Santrali bulunuyor ve fabrikanın tükettiği enerjinin yüzde 33’ü bu şekilde karşılanıyor.
Yenilenebilir ve temiz enerjiye önem veren Kocaer Çelik, bir süre önce Kuyucak’ın Horsunlu-Ortakçı Mahallesi’nde jeotermal sahası işletmesi için ruhsat aldı.
Toplam 10 bin 844 hektarlık alanda Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Su Sahası çalışması yapıyor.
Yatırım tamamlandığında, ruhsat sahasında birinci faz olarak 24 Megawatt’lık enerji üretilecek.
*
Şirketin Genel Koordinatörü Metin Yazman, Türkiye Petrolleri'nden emekli olmuş.
Enerji üretimi ile ilgili ciddi deneyime sahip.
Jeotermal veya diğer enerji üretim şekilleri ile ilgili teknik detaylarla sizleri bunaltmayayım.
Metin bey, bölgedeki diğer işletmeleri değerlendirirken, “Biz Aydın’da trenin son vagonuyuz. Bizden önce kurulan işletmelerin yaptığı tüm hataların farkındayız” dedi.
Gerek çevreye verilebilecek zarar, gerekse iletişim alanında yaşanan eksiklikleri analiz etmiş.
Geçmişte çevreye zarar verildiğini de inkar etmedi.
Ancak günümüzde tüm dünyada en iyi koşullara ve teknolojiye sahip jeotermal santrallerinin Türkiye’de olduğu da anlattı.
*
Kömür veya jeotermal kaynakların sonsuz olmadığını, bu nedenle özellikle jeotermal suyun güneş görmeden kapalı devre sistemiyle tekrar toprağın altına gönderilmesinin önemini vurguladı.
*
Yapılacak yatırımın, sadece yatırım bedeli 86 Milyon Dolar.
Siz şirket sahibi olsanız bir gün biteceğini bildiğiniz bir kaynağa yatırım yapıp milyonlarca doları çöpe atar mısınız?
Tabi ki atmazsınız.
O kaynağın bitmemesi için suyun tekrar yerin dibine gönderilmesi ve bölgenin temiz kalması, bizim olduğu kadar o yatırımı yapan şirketin de hassas olduğu bir durum.
*
Peki hiç mi olumsuzluk yaşanmaz?
Elbette yaşanır.
Hiçbir zaman, hiçbir sektörde yüzde yüz garanti verilemez.
26 Nisan 1986’da gerçekleşen Çernobil Nükleer Santrali olayını hatırlayın mesela.
Yani yaklaşık 38 yıl önce gerçekleşti.
Onca geçen zaman içinde sadece 2011 yılında Japonya’da Fukuşima Nükleer Santrali’nde kaza yaşandı.
Onun da sebebi Tōhoku Depremi ve Tsunamisiydi.
*
Ev alıyoruz, deprem oluyor yıkılıyor.
Araba alıyoruz, her zaman kaza yapma riskimiz var.
Deprem olur, yıkılır diye ev almaktan vazgeçiyor muyuz?
Kaza yaparız diye araç almaktan vazgeçiyor muyuz?
Bir gün olumsuzluk yaşanır diye, yaptığımız hangi şeyden vazgeçiyoruz.
*
Yüzde yüz bize ait, bizim topraklarımızdan çıkan bu enerjiye sahip çıkmalıyız.
Zaman içinde gelişen teknoloji sayesinde olumsuz riskleri en aza indirerek yapılacak yatırımı desteklemeliyiz.
Desteklerken de, denetlemekten de vazgeçmemeliyiz.
Hiç ölmeyecek gibi yaşamalı, bir saniye sonra ölecekmiş gibi temkinli olmalıyız.
GÜNÜN SÖZÜ
“..kurt gibi yurduna sahip çık.. eğer sahip çıkmazsan ‘it’ gibi kapı kapı gezersin..”
GÜNÜN TESPİTİ
“..edepsizliği ‘marifet’ sanan, ondan kaçanı ‘korkak’ sanırmış..”
BEN
“..bedelini kendim ödediğim hayatta her şeyi doğru yapmak zorunda değilim.. mutluysam bitmiştir..”
KADINLAR&ERKEKLER
“..‘erkek hastalıkları uzmanı’ diye doktor duydunuz mu.. duyamazsınız, çünkü yok.. hasta olan hep kadınlar..”