USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Gündem

Cumhurbaşkanı Erdoğan, büyükelçilerle iftarda buluştu

Ramazan ayının ilk iftarını Şehit ve Gazi Aileleri ile yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ikinci iftar programında büyükelçilerle bir araya geldi. AK Parti Genel Merkezi Kongre Salonu’nda düzenlenen iftar programına 140’tan fazla büyükelçi, azınlık temsilcisi, uluslararası organizasyonlar ve STK temsilcileri katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, büyükelçilerle iftarda buluştu
03-03-2025 20:38
ANKARA

Gündemdeki konular hakkında görüşlerini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “1967 sınırları temelinde bağımsız ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin Devleti kurulmadan İsrail de aradığı huzura kavuşamayacaktır” dedi. Avrupa Birliği’ne tam üyelik hakkında da konuşan Erdoğan, “Türkiye’siz bir Avrupa güvenliği düşünülemez. AB üyeliği stratejik önceliğimiz” diye konuştu.

İftar programında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

11 ayın sultanı olan Ramazan-ı Şerif’in tüm insanlığa huzur getirmesini Rabbim’den niyaz ediyorum. Bizim için Ramazan ve oruç 1 ay boyunca aç ve susuz kalmak değildir. Bizim için bir ruh şölenidir. Ramazan boyunca dayanışmayı ve paylaşmaya daha fazla yüceltirken dünyanın dört bir yanında ihtiyaç sahiplerini yaşadıklarını da kalbimizde hissetmeye çalışıyoruz.

“DÜNYADA ORMAN KANUNLARI ÖNE ÇIKIYOR”

İslam düşmanlığı, göçmen karşıtlığı, ticaret savaşları, kural ve hukuk temelli uluslararası sistemi çıkmaza sürüklüyor. Güven azaldıkça tedirginlik artmakta ve ‘her koyun kendi bacağından asılır’ anlayışı yayılmakta, orman kanunları öne çıkmaktadır. Kelimenin tam anlamıyla altta kalanın canının çıktığı daha adaletsiz daha acımasız uluslararası bir gerçeklik inşa ediliyor. Önüne geçilmezse bunun varılacağı yer, siyasi ve askeri patlamalar olacaktır. Bunun işaretleri görülmeye başlamıştır. Sorunları zamana bırakarak, sorunlara gözlerimizi kapatarak, gelen tehlikeye kayıtsız kalarak hiçbir yere varamayız. ‘Dünya 5’ten büyüktür’ şiarıyla verdiğimiz mücadele, bırakın mücadele bırakın sorun çözmeyi kendisi sorun üreten işte bu küresel sistemin yerine daha kuşatıcı yapının inşası içindir. Küresel karar alma mekanizmalarını dünyanın değişen şartlarına uyum sağlama vakti çoktan gelmiştir.

“KRİZLERLE ÇEVRİLİ COĞRAFYADA KRİTİK ROLLER ÜSTLENİYORUZ”

Dünya nüfusun 4’te birini oluşturan Müslümanların artık karar alma süreçlerinde hak ettikleri şekilde temsil edilmesi gerekiyor. BMGK’da veto yetkisine sahip bir İslam ülkesinin bulunması, ihtiyaçtan öte bir zorunluluktur. Bu değişim dalgasına direnildikçe sorunlarımızın hem sayısı hem da ölçeği büyümeye devam edecektir. Bizim bu gerçekleri açık yüreklilikle dillendirmemizin, kimi dostlarımızı memnun etmediği bilincindeyiz. Ama biz dost acı söyler prensibine yürekten inanan bir ülkeyiz. Krizlerle çevrili coğrafyada enerji güvenliği, terörle mücadele, gıda güvenliğinden kalkınmaya kritik roller üstleniyoruz. Sayısını 163’ten 263 çıkardığımız dış temsilciliklerimizle faaliyet gösteren TİKA’mızla, Türkiye Maarif Vakfımızla, Yunus Emre Enstitüsü, AFAD, Kızılay gibi kurumlarımızla nerede ihtiyaç varsa orada olmanın gayretindeyiz. İyi günde dost ve kardeş bildiğimiz insanların kötü günlerin de yanlarında olmaya çalışıyoruz.

“MAZLUMA DA ZALİME DE KİMLİK SORULMAZ”

Dünya nüfusun 4’te birini oluşturan Müslümanların artık karar alma süreçlerinde hak ettikleri şekilde temsil edilmesi gerekiyor. BMGK’da veto yetkisine sahip bir İslam ülkesinin bulunması, ihtiyaçtan öte bir zorunluluktur. Bu değişim dalgasına direnildikçe sorunlarımızın hem sayısı hem da ölçeği büyümeye devam edecektir. Bizim bu gerçekleri açık yüreklilikle dillendirmemizin, kimi dostlarımızı memnun etmediği bilincindeyiz. Ama biz dost acı söyler prensibine yürekten inanan bir ülkeyiz. Krizlerle çevrili coğrafyada enerji güvenliği, terörle mücadele, gıda güvenliğinden kalkınmaya kritik roller üstleniyoruz. Sayısını 163’ten 263 çıkardığımız dış temsilciliklerimizle faaliyet gösteren TİKA’mızla, Türkiye Maarif Vakfımızla, Yunus Emre Enstitüsü, AFAD, Kızılay gibi kurumlarımızla nerede ihtiyaç varsa orada olmanın gayretindeyiz. İyi günde dost ve kardeş bildiğimiz insanların kötü günlerin de yanlarında olmaya çalışıyoruz. Bu süreçte ilkemiz şudur; mazluma da zalime de kimlik sorulmaz. Biz kriz bölgelerine bakarken etnik aidiyet, inanç, renk, kökeni yalnızca el uzatılması gereken insanlar görürüz. Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne desteğimizi sürdürürken, muhtemel çözümün ne Rusya ne Ukrayna’sız olabileceğine inanıyoruz. Ateşe körükle gitmeden, krize çözüm üretmeyi amaçladık. Savaş şartlarına rağmen müzakere ve uzlaşının mümkün olabileceğini gösterdik. Gelinen nokta da bu yaklaşımların ne kadar gerçekçi ve isabetli olduğuna hep birlikte şahit oluyoruz.

“İSRAİL ATEŞLE OYNAMAKTADIR”

Filistin halkı bu Ramazan’ı da acıyla karşıladı. İsrail’in hukuk tanımaz şımarık tavırlarıyla ateşkes umutlarının solmaya başladığını görüyoruz. Kalıcı barış ancak adil ve onurlu bir barışla mümkündür. Bunun yolu da iki tarafın temsil edildiği müzakere sürecinden geçiyor. Bölgemizin kan, çatışma ve gözyaşına doyduğunu artık herkesin, tüm tarafların görmesini ümit ediyoruz. Tek masumun ölmemesi için müzakerelere ev sahipliği dahil her türlü desteği vermeye hazır olduğunu ifade etmek istiyorum. Netanyahu hükümeti zaten istismar etmek için her yola başvuruyor. İsrailli bakanların, Batı Şeria’yı ilhak etme çağrıları yetmezmiş gibi bir de Mescid-i Aksa’yı hedef alan kışkırtmalarıyla İsrailli yetkililer ateşle oynamakladır. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa’nın kırmızı çizgimiz olduğunu muhataplarımıza bir kez daha hatırlıyorum. Gazzeli kardeşlerimizi uğruna hayatlarını feda ettikleri topraklarından söküp atmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Elimizdeki tüm imkanları seferber ettik. Bugüne kadar 100 bin ton yardımı Gazze’ye ulaştırdık.  İsrail, bölgede istikrarsızlık üreterek, kendi güvenliğini sağlayamaz. 1967 sınırları temelinde bağımsız bir Filistin devleti kurulmadan İsrail de aradığı huzura kavuşamayacaktır. Filistin halkını destekleyeceğimiz gibi Kudüs’ün Haram- Şerif’in tarihi statüsüne riyaset edilmesinin de takipçisi olacağız.

“SURİYE’DE KİRLİ VE KANLI PLANLARA ENGEL OLACAĞIZ”

Suriye’de 8 Aralık’ta yeni dönem başladı. Toprak bütünlüğü ve siyasi birliğini sağlamış farklı kimliklerin yan yana yaşadığı, tüm komşuları için güven ve istikrar kaynağı olan bir Suriye’nin inşası en büyük temennimizdir. Kendilerine gerekli her türlü desteği sağlıyoruz. Çatışmaların Suriye’ye maliyeti 1 milyon can kaybı ve 500 milyar dolara yaklaşan devası bir faturadır. Dünyadaki hemen hiçbir ülkenin böyle ağır yükün altından tek başına kalkması mümkün değildir. Hepimizin Suriye halkının ülkelerini yeniden ayağa kaldırma çabalarına güçlü destek olması gerekiyor. Suriye’deki etnik ve dini aidiyetleri kışkırtarak bu ülkenin istikrarsızlığından medet umanlar hedeflerine ulaşamayacaklarını bilmelidir. Bölgemizin 1 asır önce olduğu gibi tekrar yeni haritalar üzerinden parçalanmasına, dizayn edilmesine müsaade etmeyeceğiz. Pusuda bekleyenlere, ellerini ovuşturanlara fırsat vermeyeceğiz.

Terörsüz Türkiye hedefiyle yürüttüğümüz çalışmaların amaçlarından biri de işte bu kirli ve kanlı planlara engel olmaktır. Kimlerin ne yapmaya çalıştığının gayet farkındayız. Kulaklara fısıldanan senaryoları da çok iyi biliyoruz. Unutulmasın ki emperyalist senaryolara figüranlık yapanların akıbeti eninde sonunda vuruşturulup bir kenara atılmaktır. Yakın tarihimiz bunun sayısız örnekleriyle doludur. Tarihin tekerrür etmesi istenmiyorsa izlenmesi gereken yol bellidir. Türkiye olarak güvenliğimize yönelik her türlü tehdidi kaynağında etkisiz hale getirme kudretine hamdolsun ziyadesiyle sahibiz. Bu kapasitemizi hiç tereddüt etmeden pek çok kez gösterdik. Ne ülkemizin ne bölgemizin geleceğine teröre yer olmadığını herkesin anlamasını kabullenmesini sonu hüsranla bitecek ham hayaller peşinde koşmak yerine planlarını buna göre yapmasını tavsiye ediyoruz.

‘AB ÜYELİĞİ STRATEJİK ÖNCELİĞİMİZ’

Kıymetli misafirler, Güney Kafkasya’da refah ve istikrar için çabalarımızı yoğunlaştırdık. Ermenistan’la normalleşme sürecini ilerlettiğimiz gibi Azerbaycan ile Ermenistan arasında kalıcı barışı tesis edecek bir anlaşmayı bekliyoruz. Doğu Akdeniz ve Ege’deki istikrar ortamının korunmasını arzu ediyoruz. Komşumuz Yunanistan’la münasebetlerimizde karşılıklı adımlarla tesis ettiğimiz olumlu atmosferin muhafazasından yanayız. Balkanlardaki istikrarın korunması için elimizden gelen katkıyı sunuyoruz. Ata yurdumuz Orta Asya’daki kardeş cumhuriyetlerle her alanda yakın ilişkilerimiz sürüyor. Türk Devletleri Teşkilatı ile birlikte iş birliğimiz daha da derinleşmiştir. Bunu ilerletmekte kararlıyız. Uzaktaki gönül coğrafyamızda ilişkilerimizde Asya, Latin Amerika ve Afrika politikalarımızın somut sonuçlarını alıyoruz. Avrupa’nın ayrılmaz bir parçası olarak Avrupa Birliği’ne üyelik sürecimizi stratejik önceliğimiz olarak görüyoruz. Son dönemde yaşanan gelişmeler Türkiye Avrupa Birliği ilişkilerinin önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Türkiye’nin hak ettiği şekilde yer almadığı bir Avrupa’nın küresel bir aktör olarak varlığını sürdürmesi giderek imkansız hale geliyor. Açık söylemek gerekirse Türkiye’siz bir Avrupa güvenliği düşünülemez.

‘İSLAM DÜŞMANLIĞIYLA MÜCADELEMİZİ AKTİF ŞEKİLDE SÜRDÜRECEĞİZ’

Avrupalı dostlarımızın da bu hakikatte artık yüzleşmesini, vizyoner bir bakış açısıyla tam üyelik sürecimizi ilerletmesini bekliyoruz. Burada bir endişemizi de sizlerle paylaşmak istiyorum. Hüküm düşmanlığı ve kültürel ırkçılık milyonlarca Müslümanın yaşadığı batılı ülkeleri zehirli bir sarmaşık misali sarmaktadır. Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’e yönelik menfur saldırıların fikir özgürlüğü bahanesiyle meşru ulaştırılması asla kabul edilemez. Milyarlarca insanın mukaddesatına hedef alan çirkin, provokatif ve alçak eylemlerin mutlaka önüne geçilmelidir. Bu yıl devralacağımız İslam İşbirliği Teşkilatı, Dışişleri Bakanları Konseyi, dönem başkanlığımızda İslam düşmanlığıyla mücadelemizi aktif şekilde sürdüreceğiz. Bu vesileyle bugün burada temsil edilen birçok ülkenin terörle mücadelemize verdikleri desteği memnuniyetle karşıladığımızı ifade etmek istiyorum. Sizlerden önümüzdeki dönemde daha fazla dayanışma, daha samimi destek beklediğimizin altını 1 kere daha çiziyorum. Sözlerime son verirken Antalya Diplomasi Forumu’nun 11-13 Nisan tarihleri arasında düzenleyeceğimiz dördüncü toplantısını takip etmenizi sizlere özellikle tavsiye ediyorum. Ramazan-ı şerifin ülkelerimize tüm insanlığa hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Programımıza katılımınız için sizlere teşekkür ediyorum. Her birinizi 1 kez daha saygıyla selamlıyorum. Afiyet olsun kalın sağlıcakla.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
ANKET TÜMÜ
ARŞİV ARAMA
E-GAZETE TÜMÜ
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ