
Zengin ve yakışıklı bir aristokrat olarak biliyorsunuz her sabah röpteşambırımı giyer, taze sıkılmış portakal suyu ile kahvaltımı yaparım.
Önceki gün büyük kızım Öyküm, “Gelirken karpuz alır mısın?” dedi.
Aldım ve eve gidip dilimlemeye başladım.
“Dur, dur ben başka bi şey yapcam” dedi.
Bir karpuz suyu hazırladı, bayıldım.
Bundan böyle her sabah taze hazırlanmış karpuz suyu ile kahvaltı yapmaya karar verdim.
Size de tavsiye ederim.
*
Dün gündem yoğundu benim için.
Önce Nazilli’ye gittim sonra Büyükşehir Belediye Meclis Toplantısına katıldım ve akabinde Efeler Kent Konseyi Seçimlerini takip ettim.
*
Türkiye’de en fazla dernek ve sivil toplum örgütüne sahip illerin başında gelen Aydın’da Efeler Kent Konseyi seçimlerine ilgi yoğundu.
*
240 delegeye sahip Kent Konseyi seçimlerine 197 üye salonda hazır bulundu.
*
Eski Başkan Gülsevim Ergünoğlu ve Aydın Büyükşehir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Karagöl adaylıklarını daha önce açıklamıştı son dakika Mehmet Özçakır, “Ben de adayım” dedi.
*
Orhan Karagöl’ün ekibi, Aydın Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası eski Başkanı Fettah Açan’ı divan başkanlığına önerdi.
Gülsevim Ergünoğlu ekibi de Prof. Dr. Aykut Aysın’ı önerdi.
*
Oylamanın el kaldırılarak yani açık yapılması üzerine Fettah Açan, divan başkan adaylığından çekildiğini söyledi.
Divan başkanlığına tek aday olan Prof. Dr. Aykut Aysın seçildi.
Filmin koptuğu yer de burası oldu aslında.
*
Divan Başkanı seçilerek kongreyi yönetecek olan Prof. Dr. Aykut Aysın aslında kurgulanmış bir genel kurulu idare etti.
*
Verilen önergeleri reddetti, oylama yapılmasını engelledi, konuşmak içim söz isteyenden eğer Orhan Karagöl ekibinden ise yazılı dilekçe bile istedi.
Nihayetinde verilen kapalı oylama önergesini de genel kurulun oyuna sunmadan, yönetmeliği bahane göstererek reddetti.
Üstelik Efeler Belediyesi de oylamanın kapalı olacağını düşünmüş ve kabinleri hazır tutmuştu.
*
Üç adayın yarıştığı ve oradaki herkesin bir Sivil Toplum Örgütünde görevi olduğu yani herkesin bu seçim işlerinin nasıl yapıldığını bildiğini göz önüne alırsanız kitabına uydurmuş olsa da adil olmadı.
*
Nihayetinde Orhan Karagöl ve ekibi, açık oylamaya itiraz ederek adaylıktan çekildi.
Salon bir anda boşaldı ve 197 delegenin 81’nin oyunu alan Gülsevim Ergünoğlu başkan seçildi.
Makamı kapmak veya korumak adına o kadar konsantre olmuşlar ki, kanun gereği ilk turda katılan delegenin 3/2’sinin oyunun gerektiğini bile unuttular.
Bir görevlinin uyarması sonucu ikinci kez oylama yapıldı ve 81 oy ile başkan belirlendi.
*
Şimdi Orhan Karagöl gazeteci diye ona kıyak geçtiğimi düşünebilirsiniz.
Hayır.
Orhan Karagöl’ün yerinde başkası da olsa aynı tepkide olurum.
Zaten 197 delegenin 81’i hariç salonu boşaltarak bu adil ve demokratik olmayan seçimi protesto etti.
*
Burada konu adayların kim oldukları değil benim açımdan.
Gülsevim Hanım bu seçimi zaten kazanırdı.
Eskiden başkanlık yapması, bu zamana kadar iyi kötü yaptıkları ile zaten favoriydi.
Orhan Karagöl’ün stratejik hataları, cemiyet başkanlığında bekleneni verememesi gibi sebepler bile bende bu algıyı oluşturmuştu.
Kendisine güvenen aday, böyle ayak oyunlarına gerek duymaz.
O kadar garanti altına almak için harcanan bu çaba sonunda Gülsevim Ergünoğlu başkan seçilmiş olabilir ama bana kalırsa kutlama yapmasın.
Gerçekten adil ve demokratik bir seçimle kazanırsanız kutlarsınız da senaryoyu önceden yazıp, kutlamak pek yakışık almaz.
*
197 delegenin gerçekten demokrasiye ve adalete inanmış olan ve aralarında Gülsevim Ergünoğlu’na oy verecek 116’sı o salonu terk etti.
Gülsevim hanıma oy verecek olan gerçek demokrasi ve adalet inancı taşıyan insanlar bile “Bu kadarına pes” diyerek ayrıldı oradan.
Demek ki meşruluğun sağlanabilmesi için sadece seçilmek yetmezmiş, nasıl seçildiğiniz de önemliymiş.
*
Son sözüm:
Kişiliğinizi makamdan, mevkiden veya isminizin önünde yazan ünvandan almayın.
Öyle bir kişiliğiniz olsun ki, isminiz tüm makamları, mevkileri ve ünvanları geride bıraksın
GÜNÜN SÖZÜ
“..en büyük acı, başkalarıyla paylaşmaya cesaret edemediğin acıdır..”
GÜNÜN TESPİTİ
“..’yanındayım’ diyenler, çay bardağından havalanan ‘buhar’ gibidir..”
BEN
“..zaman akıp gidiyor.. aynı yerdeyim ama aynı kişi değilim..”
KADINLAR&ERKEKLER
“..erkek, çay gibi olmalıdır.. ağır ateşte pişerek demlenmelidir.. aksi halde ya sallama, ya dallama olur..”