USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Nedim Müren: Ceza Avukatı, Aydın Milletvekili

Nedim Müren: Ceza Avukatı,  Aydın Milletvekili
02-05-2024

Aydın’a İz Bırakanlar Kervanına katılan, iyi bir Ceza Avukatı, değerli bir dost, fakir fukarayı koruyan, Mendereslerin aile avukatı ve Pınarbaşındaki efsane evi ile anılan Nedim Müren’i yazmamak bana yakışmazdı. bu nedenle araştırmama TBMM Arşivinden başladım. Ve TBMM Arşiv kayıtlarında (Milletvekilleri Albümünde) Nedim Müren’e ayrılan bölümde şunlar yazmakta. “1961-1965 dönemi Aydın CHP Milletvekili-1914 Sivas Doğumlu. Baba adı Mehmet Celal, Anne adı Lütfiye. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. İngilizce ve Fransızca bilen- Branşı Hukukcu, Savcı ve Hâkim- Görev yaptığı yerler ve ünvanları ise; Rize’nin Pazar ilçesinde Sorgu Hâkimi, Ordu, Zonguldak, Üsküdar, İstanbul, İzmir ve Edirne’de Savcı ve Yargıcı. Serbest Avukat- I.(XII) Dönem Aydın Milletvekili- Evli -7 çocuk ve 13.01.2002’ de rahmete gittiği belirtmektedir.” Nedim Müren’i araştırmam TBMM arşivi ile sınırlı kalmadı araştırmaya devam ettim sonucta;     

Yıllardır tanıyıp görüştüğüm, bir sürü müşterek arkadaşımızın olduğu, beyefendi kişiliği ile tanınan Aydın Büyükşehir Belediyesi Personellerinden olan İsmet Müren’in rahmetli Nedim Müren’in oğlu olduğunu öğrendim. İsmet kardeşim, işi gereği çok yoğun olmasına rağmen bana zaman ayırdı. yetkilisi bulunduğu Çine yolu üzerindeki işyerine gidip kendisi ile Babası hakkında görüştüm.

İsmet Müren’in anlatımıyla babası rahmetli Nedim Müren’in yaşam öyküsü;

Rahmetli babam 1914 Sivas doğumludur. Sivas’ta doğmasının sebebi ise, dedem Cemal Müren Erzurum da Ağır Ceza Reisi olarak görev yapmakta iken 1914’de Aydın’a Ağır Ceza Reisi olarak tayini çıkıyor. O zamanın şartlarında çok soğuk bir kış günü aile yola devam edemiyor ve Sivasta konaklama zorunda kalıyor. Dedem görev aşkıyla aileyi Sivasta (Devlet Konukevine yerleştirdikten sonra) bırakarak Aydın’a devam ediyor bu vesile ile babam Sivasta dünyaya geliyor.  Karlar eriyip yollar açılınca hava şartları nedeniyle dedem altı ay sonra aileyi Aydın’a getirmek için Sivas’a gittiğinde babamı görüyor. O zamanlar birinci dünya savaşı patlak vermiş. Ülkemiz sancılı, sıkıntılı, işgal günleri geçiriyor.

Dedemden bahsedersem, 1914’de Aydın’a yerleşiyor, Ağır Ceza Reisi olması sıfatıyla görev yeri Aydın, Muğla ve Denizli arası. Dedem Cemal Müren 1881 doğumlu, Atatürk’le aynı yılda, aynı günde dünyaya geliyor ve Atatürk’le birlikte aynı günde vefat ediyor. Sanki bunlara bir görev verilmiş, siz bu işleri ifa edin, vatanı düşman elinden kurtarın der gibi. Dedem Milli Mücadelede Muğla bölgesi Kuvai Milliye başkanı. Aydın işgal altındayken Çine’ye Karakollar köyüne geliyor. Görüşmeler yapıyor ve telğrafın başından ayrılmıyor. Ankara ve bölgedeki kuvvetlerimizle iletişimi sağlıyor. Kurtuluş Mücadelesinede (savaşa) katılıp canı pahasına her türlü destek ve katkıyı sağlıyor. Tabi bunlar dava adamları o dönemin Türkiyesine damga vuran insanlar, Kuvai Milliyenin önemli şahsiyetleri. Atatürkle sürekli irtibat halinde ve Yörük Ali ile birlikte çalışarak Orduya asker topluyor.

Dedem Cemal Bey İşgal yıllarına kadar Ağır Ceza Reisliği yapıyor. Aydın Yunanlılarca işgal ediliyor. Muğla da İtalyanlar tarafından, her ne kadar işgal edilmişse de Muğla bölgesinde pek eziyet, işkence yapamamışlar tabi bunda Yörük Ali ve Kuvai Milliyenin önemi büyük. Bu nedenle Muğlada kurulan kuvai milliye reisi olan dedem Aydın da oluşan kuvai milliye içinde yardımcı olmuş pek çok yurtsever Muğlalıyı Aydın cephesine savaşmaya göndermiş aynı zamanda ağır ceza reislik görevini yapmıştır.

Dedem Cemal Bey savaş döneminden sonra ailesi ile toplantı yapıp ağır ceza reisliğini bırakıyor. Dedem her çocuğunu okutuyor. Babam Nedim Müren İzmir de Amerika Kolejinde okuyor, oradan İstanbul Hukuk Fakültesine gidiyor. 20-21 yaşlarında mezun olduktan sonra ilk ataması Rize ve Ordu’ya savcı olarak atanıyor, burada savcılık yaptıktan sonra İstanbul’a 6 vilayetin Hakimi olarak atanıyor. 1,5-2 sene gibi bir süre görev yaptıktan sonra istifa ediyor. İstifasından sonra Aydın’a dönüp ağır ceza avukatlığı yapmaya başlıyor. 1957-1958’de Aydın CHP İl Başkanlığını yapıyor, daha sonra ülkemize hukuk konularında faydalı işler yapmak için 1961 seçimlerinde (İnönü kabinesinde) Aydın Milletvekili olarak seçilip Ankara’ya gidiyor.

Babam Nedim Müren İlkokulu Aydın da okumuş, ortaokul yerine İzmir Amerika Kolejine gidip bitiriyor. Dedem variyetli adammış, Aydın’a gelmeden babası çocukları arasında varlığını paylaşmış dedeme beş bin reşat altını düşmüş ve o para ile Aydın’a gelip yerleşmiş. Dedem babam için Amerika kolejine yıllık 400 reşat altını ödüyormuş ama eğitimi mükkemmelmiş. Babam dört dil biliyordu. İngilizce, Fransızca, Arapça’yı anadili gibi biliyordu. Babamın kendi anlatımıyla bu dillerin haricinde Acemce ve Farsca’ya merak sarmış. Kendi harçlıklarından para biriktirirmiş. İzmir Şadırvanaltı Cami baş imamından Acemce, Farsca ders alıyormuş. Düşünün o zamanın ortaokul talebesi ama ailesi bilime, okumaya çok önem veriyor. O zamanki dostların da böyle okuma imkânı yok, memleketin durumu belli savaştan yeni çıkmış bir ülkenin evlatlarının tahsil durumunu düşünün parası olan okuyabiliyor, ama dedem bütün evlatlarını okutuyor ve çevresine imkânı olan çocuklarını okutsun bu ülkenin okumuş evlatlarına ihtiyacı var dermiş. Bir amcam doktor olup Amerikaya yerleşti ve orada vefat etti. Bir halam felsefe öğretmenliği yaptı. Bir diğer halam iyi bir Kimyager’ di. Diğer çocukları da hâkim, savcı görevleri yaptılar.

Babamlar 3 kız, 2 erkek 5 kardeşlermiş. Hepside özel okullarda tahsil görüp İstanbul da yüksek okullarını (Üniversiteyi) okumuşlar. En büyük Nazife halam, rahmetli Sinan Cemgil’in annesidir. Halamın eşi Adnan Cemgil eniştemiz. Sinan Cemgil ile ilgili çok şey var anlatılacak ama ailemiz geniş bir aile. Nazife halamın küçüğü Babam Nedim Müren, üçüncü çocuk Muzaffer halam Kimyager olan, onun küçüğü Müzeyyen halam Tıp Fakültesi son sınıfta bırakıp Hâkim olan eniştemizle evleniyor, daha sonraki yıllarda Halam Eskişehir ve İzmir de Noterlik yaptı. Bir süre Aydın’a gelip yerleştiler daha sonra İzmir’e yerleşip orada yaşamaya başladılar. Nazife halam yaşamına hep İstanbul’da devam etti. Babam da baba ocağı diye hep Aydın’da yaşadı.

Amcamın Amerikaya yerleşme olayı şöyle Babamdan dinlemiştim. 1950’li yıllar, yurt dışına çıkma yasağı var. O dönem Nihat Erim Babamın iyi arkadaşı dostlukları var. Nihat Erim o zamanlar CHP Milletvekili ve BM Uluslar arası Hukuk Komisyonunda görevli galiba. Babam amcamın olayını Nihat Erimle konuşuyor ve onun yardımı ile yurt dışına yani Amerikaya gidiyor ve yerleşiyor. Amerika’da Türkiye adına önemli görevlerde bulunuyor. Üniversiteler de tıp dalında deneyler yapıp makaleler yazıyor. Tıp dalında önemli işlere imza atıyor. Amerikadan bir daha dönmüyor ve orada vefat ediyor.

Bize gelecek olursak, Babam üç evlilik yapıyor. İlk evliliğinden 4 evladı oluyor, sonra 2’nci evliliğini yapıyor, ondan 1 tane evladı oluyor ve ikinci hanımı vefat ediyor. Üçüncü hanımıyla yanı annemle evleniyor. Annemin 2 çocuğu oluyor yani biz iki kardeşiz ama hep biz 7 kardeşiz diye bilip öyle yetiştirildik. Birbirimizi seviyoruz, sahip çıkıyoruz ve birbirimize saygı duyuyoruz. Ben evin en küçükleriyim. Babamın ikinci hanımından olan kardeşimizi hiç göremiyoruz, 1971 de Almanya’ya oradan da Avusturalya’ya gitti. Benim büyüğüm olan ağabeyim Manisa’da Beden eğitimi öğretmeniydi emekliye ayrıldı, Kuşadasına yerleşti. Aydın’da bir ablam var, ilk hanımından olan Ziraat Bankasında Müdür yardımcısıydı oda emekli oldu. Diğer ablam Ankara da Avukatlık yapıyordu, Mehmet Ali Brand’ın Avukatlığını yapıyordu, oda Avukatlıktan emekli oldu.

Aydın’a İz Bırakanlar Kervanına katılan, iyi bir Ceza Avukatı, değerli bir dost, fakir fukarayı koruyan, Mendereslerin aile avukatı ve Pınarbaşındaki efsane evi ile anılan Nedim Müren’i yazmamak bana yakışmazdı. bu nedenle araştırmama TBMM Arşivinden başladım. Ve TBMM Arşiv kayıtlarında (Milletvekilleri Albümünde) Nedim Müren’e ayrılan bölümde şunlar yazmakta. “1961-1965 dönemi Aydın CHP Milletvekili-1914 Sivas Doğumlu. Baba adı Mehmet Celal, Anne adı Lütfiye. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. İngilizce ve Fransızca bilen- Branşı Hukukcu, Savcı ve Hâkim- Görev yaptığı yerler ve ünvanları ise; Rize’nin Pazar ilçesinde Sorgu Hâkimi, Ordu, Zonguldak, Üsküdar, İstanbul, İzmir ve Edirne’de Savcı ve Yargıcı. Serbest Avukat- I.(XII) Dönem Aydın Milletvekili- Evli -7 çocuk ve 13.01.2002’ de rahmete gittiği belirtmektedir.” Nedim Müren’i araştırmam TBMM arşivi ile sınırlı kalmadı araştırmaya devam ettim sonucta;     

Yıllardır tanıyıp görüştüğüm, bir sürü müşterek arkadaşımızın olduğu, beyefendi kişiliği ile tanınan Aydın Büyükşehir Belediyesi Personellerinden olan İsmet Müren’in rahmetli Nedim Müren’in oğlu olduğunu öğrendim. İsmet kardeşim, işi gereği çok yoğun olmasına rağmen bana zaman ayırdı. yetkilisi bulunduğu Çine yolu üzerindeki işyerine gidip kendisi ile Babası hakkında görüştüm.

İsmet Müren’in anlatımıyla babası rahmetli Nedim Müren’in yaşam öyküsü;

Rahmetli babam 1914 Sivas doğumludur. Sivas’ta doğmasının sebebi ise, dedem Cemal Müren Erzurum da Ağır Ceza Reisi olarak görev yapmakta iken 1914’de Aydın’a Ağır Ceza Reisi olarak tayini çıkıyor. O zamanın şartlarında çok soğuk bir kış günü aile yola devam edemiyor ve Sivasta konaklama zorunda kalıyor. Dedem görev aşkıyla aileyi Sivasta (Devlet Konukevine yerleştirdikten sonra) bırakarak Aydın’a devam ediyor bu vesile ile babam Sivasta dünyaya geliyor.  Karlar eriyip yollar açılınca hava şartları nedeniyle dedem altı ay sonra aileyi Aydın’a getirmek için Sivas’a gittiğinde babamı görüyor. O zamanlar birinci dünya savaşı patlak vermiş. Ülkemiz sancılı, sıkıntılı, işgal günleri geçiriyor.

Dedemden bahsedersem, 1914’de Aydın’a yerleşiyor, Ağır Ceza Reisi olması sıfatıyla görev yeri Aydın, Muğla ve Denizli arası. Dedem Cemal Müren 1881 doğumlu, Atatürk’le aynı yılda, aynı günde dünyaya geliyor ve Atatürk’le birlikte aynı günde vefat ediyor. Sanki bunlara bir görev verilmiş, siz bu işleri ifa edin, vatanı düşman elinden kurtarın der gibi. Dedem Milli Mücadelede Muğla bölgesi Kuvai Milliye başkanı. Aydın işgal altındayken Çine’ye Karakollar köyüne geliyor. Görüşmeler yapıyor ve telğrafın başından ayrılmıyor. Ankara ve bölgedeki kuvvetlerimizle iletişimi sağlıyor. Kurtuluş Mücadelesinede (savaşa) katılıp canı pahasına her türlü destek ve katkıyı sağlıyor. Tabi bunlar dava adamları o dönemin Türkiyesine damga vuran insanlar, Kuvai Milliyenin önemli şahsiyetleri. Atatürkle sürekli irtibat halinde ve Yörük Ali ile birlikte çalışarak Orduya asker topluyor.

Dedem Cemal Bey İşgal yıllarına kadar Ağır Ceza Reisliği yapıyor. Aydın Yunanlılarca işgal ediliyor. Muğla da İtalyanlar tarafından, her ne kadar işgal edilmişse de Muğla bölgesinde pek eziyet, işkence yapamamışlar tabi bunda Yörük Ali ve Kuvai Milliyenin önemi büyük. Bu nedenle Muğlada kurulan kuvai milliye reisi olan dedem Aydın da oluşan kuvai milliye içinde yardımcı olmuş pek çok yurtsever Muğlalıyı Aydın cephesine savaşmaya göndermiş aynı zamanda ağır ceza reislik görevini yapmıştır.

Dedem Cemal Bey savaş döneminden sonra ailesi ile toplantı yapıp ağır ceza reisliğini bırakıyor. Dedem her çocuğunu okutuyor. Babam Nedim Müren İzmir de Amerika Kolejinde okuyor, oradan İstanbul Hukuk Fakültesine gidiyor. 20-21 yaşlarında mezun olduktan sonra ilk ataması Rize ve Ordu’ya savcı olarak atanıyor, burada savcılık yaptıktan sonra İstanbul’a 6 vilayetin Hakimi olarak atanıyor. 1,5-2 sene gibi bir süre görev yaptıktan sonra istifa ediyor. İstifasından sonra Aydın’a dönüp ağır ceza avukatlığı yapmaya başlıyor. 1957-1958’de Aydın CHP İl Başkanlığını yapıyor, daha sonra ülkemize hukuk konularında faydalı işler yapmak için 1961 seçimlerinde (İnönü kabinesinde) Aydın Milletvekili olarak seçilip Ankara’ya gidiyor.

Babam Nedim Müren İlkokulu Aydın da okumuş, ortaokul yerine İzmir Amerika Kolejine gidip bitiriyor. Dedem variyetli adammış, Aydın’a gelmeden babası çocukları arasında varlığını paylaşmış dedeme beş bin reşat altını düşmüş ve o para ile Aydın’a gelip yerleşmiş. Dedem babam için Amerika kolejine yıllık 400 reşat altını ödüyormuş ama eğitimi mükkemmelmiş. Babam dört dil biliyordu. İngilizce, Fransızca, Arapça’yı anadili gibi biliyordu. Babamın kendi anlatımıyla bu dillerin haricinde Acemce ve Farsca’ya merak sarmış. Kendi harçlıklarından para biriktirirmiş. İzmir Şadırvanaltı Cami baş imamından Acemce, Farsca ders alıyormuş. Düşünün o zamanın ortaokul talebesi ama ailesi bilime, okumaya çok önem veriyor. O zamanki dostların da böyle okuma imkânı yok, memleketin durumu belli savaştan yeni çıkmış bir ülkenin evlatlarının tahsil durumunu düşünün parası olan okuyabiliyor, ama dedem bütün evlatlarını okutuyor ve çevresine imkânı olan çocuklarını okutsun bu ülkenin okumuş evlatlarına ihtiyacı var dermiş. Bir amcam doktor olup Amerikaya yerleşti ve orada vefat etti. Bir halam felsefe öğretmenliği yaptı. Bir diğer halam iyi bir Kimyager’ di. Diğer çocukları da hâkim, savcı görevleri yaptılar.

Babamlar 3 kız, 2 erkek 5 kardeşlermiş. Hepside özel okullarda tahsil görüp İstanbul da yüksek okullarını (Üniversiteyi) okumuşlar. En büyük Nazife halam, rahmetli Sinan Cemgil’in annesidir. Halamın eşi Adnan Cemgil eniştemiz. Sinan Cemgil ile ilgili çok şey var anlatılacak ama ailemiz geniş bir aile. Nazife halamın küçüğü Babam Nedim Müren, üçüncü çocuk Muzaffer halam Kimyager olan, onun küçüğü Müzeyyen halam Tıp Fakültesi son sınıfta bırakıp Hâkim olan eniştemizle evleniyor, daha sonraki yıllarda Halam Eskişehir ve İzmir de Noterlik yaptı. Bir süre Aydın’a gelip yerleştiler daha sonra İzmir’e yerleşip orada yaşamaya başladılar. Nazife halam yaşamına hep İstanbul’da devam etti. Babam da baba ocağı diye hep Aydın’da yaşadı.

Amcamın Amerikaya yerleşme olayı şöyle Babamdan dinlemiştim. 1950’li yıllar, yurt dışına çıkma yasağı var. O dönem Nihat Erim Babamın iyi arkadaşı dostlukları var. Nihat Erim o zamanlar CHP Milletvekili ve BM Uluslar arası Hukuk Komisyonunda görevli galiba. Babam amcamın olayını Nihat Erimle konuşuyor ve onun yardımı ile yurt dışına yani Amerikaya gidiyor ve yerleşiyor. Amerika’da Türkiye adına önemli görevlerde bulunuyor. Üniversiteler de tıp dalında deneyler yapıp makaleler yazıyor. Tıp dalında önemli işlere imza atıyor. Amerikadan bir daha dönmüyor ve orada vefat ediyor.

Bize gelecek olursak, Babam üç evlilik yapıyor. İlk evliliğinden 4 evladı oluyor, sonra 2’nci evliliğini yapıyor, ondan 1 tane evladı oluyor ve ikinci hanımı vefat ediyor. Üçüncü hanımıyla yanı annemle evleniyor. Annemin 2 çocuğu oluyor yani biz iki kardeşiz ama hep biz 7 kardeşiz diye bilip öyle yetiştirildik. Birbirimizi seviyoruz, sahip çıkıyoruz ve birbirimize saygı duyuyoruz. Ben evin en küçükleriyim. Babamın ikinci hanımından olan kardeşimizi hiç göremiyoruz, 1971 de Almanya’ya oradan da Avusturalya’ya gitti. Benim büyüğüm olan ağabeyim Manisa’da Beden eğitimi öğretmeniydi emekliye ayrıldı, Kuşadasına yerleşti. Aydın’da bir ablam var, ilk hanımından olan Ziraat Bankasında Müdür yardımcısıydı oda emekli oldu. Diğer ablam Ankara da Avukatlık yapıyordu, Mehmet Ali Brand’ın Avukatlığını yapıyordu, oda Avukatlıktan emekli oldu.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Seçim çalışma döneminde Aydın meydan da konuşma yaparken

Babam iyi bir ceza avukatıydı. Son dönemlerinde babamla birlikte bende adliyeye gider gelirdim. Aydınla ilgili önemli davaları alırdı. Ara sıra bize anılarını anlatırdı. Aklıma gelen bir anısını sizlere aktarayım. Yıllar önce babam daha milletvekili olmadan evvel avukatlık yapıyor. Bir gece yarısı Aydın Valisi arıyor, saat gecenin 2,5-3 civarı. Germencik’te bir Amerikan Subayı kaza yapmış, subayı nezarete almışlar ama dil bilen yok, olayı tercüme edecek o saatte kimse yokmuş, Vali Bey telefonda babama Nedim Bey Ankaradan aradılar. Germencikte bir olay olmuş, konsolosluktan sizin adınızı vermişler, sizin gidip olayı çözmenizi istiyorlar. Babam vali beyle görüştükten sonra gece üç de jeep’e atlayıp Germencik’e gidiyor, tabi İngilizceyi anadili gibi konuştuğu için başta subayla görüşüp olayı görevlilere anlatıp subayın bırakılmasını sağlıyor ve subayı gece yarısı ortada bırakmayıp bizim eve getiriyor, birkaç gün bizde kalıyor. O subayın rütbesi o zamanlar kurmay yüzbaşı imiş ama yıllar sonra Türkiye’ye geliyor ve teşekkür babında bize uğruyor. Galiba General olmuş. Babamı ziyaret etmeye Fosforlu flamalı bir makam aracıyla geldi. Babamın telefonuna ve adına nasıl ulaştıklarını yıllar sonra subaydan öğreniyoruz. Merak edilen konui neden babamın ismi ve onun telefonuna ulaşmaları. Subayın bize aktardığı şöyle Nevyork Barosunda Dünyadaki her ülkeden güvenilir 2 avukatın isimleri ve telefon numaraları varmış. Kaza olunca olayı Amerikanın yetkililerine bildiriyorlar ve hemen Nevyork Barosundan isim ve telefonlara bakıyorlar. Olay yeri Aydın Germencik olunca olaya yakınlığı nedeniyle babamın adını Ankaradaki yetkililere bildiriyorlar. Bizlerde merakla babamın ismini kim neden diye düşünürdük, tabi bütün bunları babama teşekkür için gelen subaydan öğrendik.

Rahmetli Adnan Menderesle ilgili birçok anısı vardı. Dedemde, babamda Mendereslerin aile avukatları idi. Adnan Bey babamı çok sever, değer ve önem verirdi, tabii babamda onu severdi. Babam CHP Aydın İl Başkanı iken Adnan Beye bir yemek veriyor. Adnan Bey Başbakan, babam Aydın CHP İl Başkanı ve Adnan Bey icazet ediyor yemeğe tabi tüm Bakanları ile beraber tabi konu Aydın sorunları. Yemekte Adnan Beyle beraber sorunlarla ilgili istişareler yapıp çözüm noktalarını konuşuyorlar.

Aydındaki arkadaşlarına gelecek olursak. Rahmetli Hilmi Becerik’in babası Osman Becerik ile beraber siyasi kanalda birlikte yol aldılar. Hatta bir dönem gazetede çıkarmışlar, o gazetelerde babamın yazıları, makaleleri yer almış.

O dönem bayağı siyasi mücadeler olmuş, Adnan Beyin sayesinde Aydın sağın kalesi, Demokrat Partinin önde gelen illerinden biri ve Adnan Beyin karşısında mücadele etmek öyle kolay bir şey değil ama babam ve ekibi CHP’yi toparlayıp iyi şeyler yapıyorlar. Demokrasinin gerekleri içerisinde 1961 döneminde (İnönü kabinesinde) 1. Dönem (1961-1965) Milletvekilliğini kazanıp Aydın ve Hukuk alanında uğraşlar veriyor. Önergeler vermiş, komisyonlarda görev almış, birçok kararlarda imzası var. Bugün hala geçerli olan önemli kanunlarda onun imzası var.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Merhum Adnan Bey’in asılışına çok üzülüyor, çünkü hem aile avukatı, hemde aile dostuları, aileler iyi görüşüyorlar ama ortada siyasi bir görüş, duruş farklılığı var. Bu düşünceden ötürü babam Adnan Beye bazı eleştirilerde bulunuyordu tabi Başbakanken ama dostlukları her zaman devam ediyordu. Adnan Bey tutuklanınca onu babamın savunmasını istiyor. Babama bir uçak bileti gönderiyorlar, babam duruşmaya gidiyor ama savunma avukatlığını kabul etmiyor. Sebebini şöyle açıklıyordu, ben onu önceden bazı konularda defalarca ikaz etmiştim. Gazete yazılarımda birçok konuda eleştirel yazılar yazmıştım, yanlış yoldasınız, şunları şunları yapmamalısınız diye. Avukatlık konusunda bir şey yapamıyacağım demiş ama Adnan Beyin asıldığında günlerce ağladığını ailemden duymuştum.

O bir Aydın hayranı ve sevdalısıydı. Merhum Babam Nedim Mürenle ilgili diyeceklerim bundan ibaret.

Aydın’ın Siyaset ve Demokrası tarihine damga vurmuş,  adları Aydın’la özdeşen Milletvekillerinden olan Ağır ceza Avukatı Nedim Müren’e Allahtan rahmet dilerim. Ruhu şad mekânı cennet olsun. Aileden hayatta olanlara sağlıklı mutlu günler dilerim. Ayrıca Rahmetli vekilimiz Nedim Müren oğlu olan ve babasının yaşam öyküsünü bizimle paylaşan İsmet Müren’e sonsuz teşekkürler eder şükranlarımı sunar, kendisine ömür boyu sağlıklı günler dilerim.

Haftaya başka bir Aydın’a İz Bırakan şahsın yaşam öyküsünde buluşmak üzere Aydınlı aydınlık günlere olan inancımla Saygılarımı sunarım.

 

 

 

 

 

 

 

Babam iyi bir ceza avukatıydı. Son dönemlerinde babamla birlikte bende adliyeye gider gelirdim. Aydınla ilgili önemli davaları alırdı. Ara sıra bize anılarını anlatırdı. Aklıma gelen bir anısını sizlere aktarayım. Yıllar önce babam daha milletvekili olmadan evvel avukatlık yapıyor. Bir gece yarısı Aydın Valisi arıyor, saat gecenin 2,5-3 civarı. Germencik’te bir Amerikan Subayı kaza yapmış, subayı nezarete almışlar ama dil bilen yok, olayı tercüme edecek o saatte kimse yokmuş, Vali Bey telefonda babama Nedim Bey Ankaradan aradılar. Germencikte bir olay olmuş, konsolosluktan sizin adınızı vermişler, sizin gidip olayı çözmenizi istiyorlar. Babam vali beyle görüştükten sonra gece üç de jeep’e atlayıp Germencik’e gidiyor, tabi İngilizceyi anadili gibi konuştuğu için başta subayla görüşüp olayı görevlilere anlatıp subayın bırakılmasını sağlıyor ve subayı gece yarısı ortada bırakmayıp bizim eve getiriyor, birkaç gün bizde kalıyor. O subayın rütbesi o zamanlar kurmay yüzbaşı imiş ama yıllar sonra Türkiye’ye geliyor ve teşekkür babında bize uğruyor. Galiba General olmuş. Babamı ziyaret etmeye Fosforlu flamalı bir makam aracıyla geldi. Babamın telefonuna ve adına nasıl ulaştıklarını yıllar sonra subaydan öğreniyoruz. Merak edilen konui neden babamın ismi ve onun telefonuna ulaşmaları. Subayın bize aktardığı şöyle Nevyork Barosunda Dünyadaki her ülkeden güvenilir 2 avukatın isimleri ve telefon numaraları varmış. Kaza olunca olayı Amerikanın yetkililerine bildiriyorlar ve hemen Nevyork Barosundan isim ve telefonlara bakıyorlar. Olay yeri Aydın Germencik olunca olaya yakınlığı nedeniyle babamın adını Ankaradaki yetkililere bildiriyorlar. Bizlerde merakla babamın ismini kim neden diye düşünürdük, tabi bütün bunları babama teşekkür için gelen subaydan öğrendik.

Rahmetli Adnan Menderesle ilgili birçok anısı vardı. Dedemde, babamda Mendereslerin aile avukatları idi. Adnan Bey babamı çok sever, değer ve önem verirdi, tabii babamda onu severdi. Babam CHP Aydın İl Başkanı iken Adnan Beye bir yemek veriyor. Adnan Bey Başbakan, babam Aydın CHP İl Başkanı ve Adnan Bey icazet ediyor yemeğe tabi tüm Bakanları ile beraber tabi konu Aydın sorunları. Yemekte Adnan Beyle beraber sorunlarla ilgili istişareler yapıp çözüm noktalarını konuşuyorlar.

Aydındaki arkadaşlarına gelecek olursak. Rahmetli Hilmi Becerik’in babası Osman Becerik ile beraber siyasi kanalda birlikte yol aldılar. Hatta bir dönem gazetede çıkarmışlar, o gazetelerde babamın yazıları, makaleleri yer almış.

O dönem bayağı siyasi mücadeler olmuş, Adnan Beyin sayesinde Aydın sağın kalesi, Demokrat Partinin önde gelen illerinden biri ve Adnan Beyin karşısında mücadele etmek öyle kolay bir şey değil ama babam ve ekibi CHP’yi toparlayıp iyi şeyler yapıyorlar. Demokrasinin gerekleri içerisinde 1961 döneminde (İnönü kabinesinde) 1. Dönem (1961-1965) Milletvekilliğini kazanıp Aydın ve Hukuk alanında uğraşlar veriyor. Önergeler vermiş, komisyonlarda görev almış, birçok kararlarda imzası var. Bugün hala geçerli olan önemli kanunlarda onun imzası var.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                 Seçim çalışma döneminde Aydın meydan da konuşma yaparken.

Merhum Adnan Bey’in asılışına çok üzülüyor, çünkü hem aile avukatı, hemde aile dostuları, aileler iyi görüşüyorlar ama ortada siyasi bir görüş, duruş farklılığı var. Bu düşünceden ötürü babam Adnan Beye bazı eleştirilerde bulunuyordu tabi Başbakanken ama dostlukları her zaman devam ediyordu. Adnan Bey tutuklanınca onu babamın savunmasını istiyor. Babama bir uçak bileti gönderiyorlar, babam duruşmaya gidiyor ama savunma avukatlığını kabul etmiyor. Sebebini şöyle açıklıyordu, ben onu önceden bazı konularda defalarca ikaz etmiştim. Gazete yazılarımda birçok konuda eleştirel yazılar yazmıştım, yanlış yoldasınız, şunları şunları yapmamalısınız diye. Avukatlık konusunda bir şey yapamıyacağım demiş ama Adnan Beyin asıldığında günlerce ağladığını ailemden duymuştum.

O bir Aydın hayranı ve sevdalısıydı. Merhum Babam Nedim Mürenle ilgili diyeceklerim bundan ibaret.

Aydın’ın Siyaset ve Demokrası tarihine damga vurmuş,  adları Aydın’la özdeşen Milletvekillerinden olan Ağır ceza Avukatı Nedim Müren’e Allahtan rahmet dilerim. Ruhu şad mekânı cennet olsun. Aileden hayatta olanlara sağlıklı mutlu günler dilerim. Ayrıca Rahmetli vekilimiz Nedim Müren oğlu olan ve babasının yaşam öyküsünü bizimle paylaşan İsmet Müren’e sonsuz teşekkürler eder şükranlarımı sunar, kendisine ömür boyu sağlıklı günler dilerim.

Haftaya başka bir Aydın’a İz Bırakan şahsın yaşam öyküsünde buluşmak üzere Aydınlı aydınlık günlere olan inancımla Saygılarımı sunarım.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?