İnsan doğası gereği daha çok kazanmanın hesaplarını yapar.
Benim ticari anlayışım ise pek öyle değildir.
Reklamlarla ayakta kalan bir sektörün çalışanı olarak, reklam veren bir işletmenin kasasındaki bütün bir parayı tek seferde almak yerine, daha çok işletme ile daha makul fiyatlarla çalışırım.
Ancak bunun süreklilik arz etmesine önem veririm.
Yani tek seferde yüksek fiyat verip bir kez çalışacağıma, daha uygun fiyat verip uzun yıllar çalışırım.
Yeni Pazar oluşturmak için daha az gayret eder, daha az yorulurum.
Bu sayede de sürdürülebilir ekonomik modelimi oluştururum.
*
Hayatı devam ettirmek için en önemli şey gelir- gider dengesini oluşturmanızdır.
Ne kadar çok kazanırsanız kazanın, gideriniz gelirinizden fazlaysa sürdürülebilirlikten uzaklaşırsınız.
Bu durum en küçük aile ekonomisi için de geçerlidir, en büyük holdingler için de geçerlidir.
*
Ben ekonomist değilim, çok bilmişlik de taslayacak değilim ancak 500 milyon lira borç ile devralınan Efeler Belediyesi’nin içinde bulunduğu durum yukarıda anlattıklarıma uyuyor.
*
Kendisini ve aile fertlerini zengin etmekle meşgul olan bir önceki Belediye Başkanı Fatih Atay, seçilemeyeceğini bile bile seçim öncesi sendika ile bir sözleşme imzaladı.
Net rakamlara hakim değilim ama bir işçi mesailerle ve ek ödemelerle birlikte 35 bin lira civarında maaş alacak.
Tabi bir de seçim öncesi işe alınan bir sürü personel var.
Fatih Atay bile kendi imzaladığı sözleşmenin şartlarını yerine getiremezdi ve nihayetinde de getiremedi.
Şimdi, Efeler Belediyesi’nde çalışan bir grup işçi grev kararı aldı ve 2 saatlik iş bırakma eylemi yaptı.
Seçimden bir ay önce imzalanan sözleşmenin faturasını ödemek de Anıl Yetişkin’e kaldı.
Bu haksızlıktır.
*
Bakın size yaşanmış bir olay anlatayım.
Türkiye’nin ilk kurulan gazeteciler cemiyeti Ankara Gazeteciler Cemiyeti’dir.
Bu nedenle de başında ‘Ankara’ yazmaz.
Gazeteciler Cemiyeti diye anılır.
*
Gazeteciler Cemiyeti’nin efsane başkanı ve Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Onursal Genel Başkanı Allah ömür versin Nazmi Bilgin, Mardin’deki bir toplantıda anlatmıştı.
Konu Basın İlan Kurumu’nun Resmi İlan Tarifelerine yapacağı zamdı.
Gazete sahibi meslektaşlarımız ilan ücretlerinin yüzde yüz artması konusunda ısrarcıydı.
Nazmi abi bunu çok desteklemedi ve bir örnek verdi.
*
Almanya’da bir fabrikanın yöneticileri toplu iş sözleşmesi döneminde, sendika ile masaya oturur ve yüzde 34 zam yapmayı teklif eder.
Sendika yöneticileri buna karşı çıkar.
“Hayır, siz en fazla yüzde 23 zam yapabilirsiniz” derler.
Fabrika yönetimi şaşırır.
Çünkü doğal olan sendikanın daha çok istemesidir.
Sendikacılar durumu açıklar.
“Bu fabrikanın yıllık üretim kapasitesi şudur, şu kadar çalışanınız var. Siz eğer yüzde 34 zam verirseniz birkaç yıl sonra zarar eder fabrikayı kapatmak zorunda kalırsınız. Bu nedenle sizin üretim kapasiteniz yüzde 23 zam vermeye yeter” derler.
*
Yani sürdürülebilirlik devam etsin, fabrika kapanmasın işçiler de düzenli olarak maaşlarını alabilsin diye teklif ederler.
*
Hiçbir hizmetinde kar amacı gütmeyen Efeler Belediyesi’nin İller Bankası’ndan gelen parası aylık 26 milyon lira iken, mevcut sözleşmeye göre aylık 36 milyon lira maaş ödemesi imkansızdır.
Hiçbir ekonomist bu durumu açıklayamaz.
*
Belediye hiç yatırım ve hizmet üretmese bile mevcut durumda hem borcunu ödeyemez hem de işçisinin maaşını veremez.
*
Sendika yöneticileri daha fazlanın peşinde koşmadan, mevcut şartları göz önüne alarak değerlendirme yapmalı ve bir an önce bu konuyu çözmeli, sürdürülebilir bir model teklif etmelidir.
GÜNÜN SÖZÜ
“..boşuna kafayı takma bazı şeyleri.. nasipse olur, durduramazsın.. nasip değilse istediğin kadar uğraş olduramazsın..”
GÜNÜN TESPİTİ
“..hurdacı ‘elmastan’ anlamaz.. onun gözü daima ‘paslı’ demirlerdedir..”
BEN
“..hayatın bu kadar kısa olduğunu bilseydim, hiçbir şeyi bu kadar uzatmazdım..”
KADINLAR&ERKEKLER
“..erkeklerin 32 dişi vardır ve hepsini döken bir ‘dişi’ mutlaka bulunur..”
